İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, 60’ıncı Altın Portakal Film Festivali’nin iptal edilmesine ilişkin, “Altın Portakal bizden önce vardı, bizden sonra de var olacaktır ve olmalıdır. Bunun sorumluluğu da hepimizin üstündedir. En son 12 Eylül darbesinin yaptırmadığı Altın Portakal’ı, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında düzenleyemiyor olmak hazindir, trajiktir. Zira festival iptal etmek tam da darbeci ve sansürcü zihniyetlerin arzusunu gerçekleştirmek anlamına gelmektedir” açıklamasını yaptı.
İYİ Parti Antalya Milletvekili Poyraz, bu yıl 60’ıncı kez düzenlenmesi planlanan Altın Portakal Film Festivali’nin iptal edilmesiyle ilgili bugün yazılı açıklama yaptı.
Anka’nın haberine göre, Kanun Hükmü belgeselini seyretme şansı olmadığını belirten Uğur Poyraz’ın açıklaması şöyle:
“KHK, 15 Temmuz sonrasında FETÖ ile mücadele ile kalmadı, muhalefetin bastırılması ve tasfiyesi için kullanıldı”
Maalesef unutturulmaya çalışılan ancak hepimizin yaşadığı gerçekler var. FETÖ’nün yayın organlarındaki dizilerini, filmlerini, tartışma programlarını 2005 -2014 yılları arasında bu ülkeye izlettiler. Gazetelerinin manşetleriyle bu ülkenin şerefli subayları, yargıçları, bürokratları hedef gösterildi. Okulları, dershaneleri ve yurtlarında bir nesil kaybedildi. ‘Bağımsız ve tarafsız’ Türk yargısının kararlarının her devrin muktedirlerine ve statükoya göre şekillenmesiyle Türk siyaseti sivil toplum ve kamuoyu, yargının bu kişiye ve güce uygun kararları yüzünden enfekte oldu. 2005-17 ve 25 Aralık 2013 arası yargı, emniyet, bürokrasi, siyasetteki FETÖ vesayetiyle uyumlu kararlar, 17-25 Aralık’tan sonra ‘FETÖ ile mücadele ediyoruzcuların vesayeti altındaki kararlar, 15 Temmuz’dan sonraki OHAL vesayeti altındaki kararlarla toplumun adalet duygusunu, Anayasa’nın eşitlik ilkesini ve hukukun temel ilkesi olan masumiyet karinesini yerle bir etti. KHK; 15 Temmuz sonrasında FETÖ ile mücadele ile kalmamış, maalesef muhalefetin bastırılması ve tasfiyesi için kötü niyetli yöneticilerin enstrümanı olarak da kullanıldı.
Tüm bunların sonucu olarak 21. yüzyılın en temel ilkesi; düşünce, kanaat, ifade ve inanç özgürlükleri kapsamında sanatın ve sanatçının, basın özgürlüğü kapsamında gazetecinin; eserlerini, haberlerini, görüşlerini ifade etme ve sergileme hakkı vardır. Bunun sınırları yine kanunlarımızda belirtilen çerçeveyle düzenlenmiştir. Antalya Altın Portakal Film Festivali, geleneksel, köklü ve uluslararası bir marka değerine sahip organizasyon olması dışında, Türk Sineması’nın yeni yeteneklerinin dünyaya tanıtılması, profesyonel ve emektarlarının taltif edilerek marifetlerinin iltifatlandırıldığı, Türk sinemasında hakkı olan köklü bir organizasyondur.
“Altın Portalkal’ı, Cumhuriyetimizin 100. yılında düzenleyemiyor olmak hazin”
Titizlikle korumamız gereken bu değerin ehliyetsiz yöneticiler, art niyetli paydaşlar ve fırsatçı muktedirler eliyle çiğnenip yok edilmek istenmesini ne akıl alır ne vicdan kabul eder. Altın Portakal bizden önce vardı, bizden sonra de var olacaktır ve olmalıdır. Bunun sorumluluğu da hepimizin üstündedir. En son 12 Eylül darbesinin yaptırmadığı Altın Portakal’ı, Cumhuriyetimizin 100. yılında düzenleyemiyor olmak, hazindir, trajiktir. Zira festival iptal etmek tam da darbeci ve sansürcü zihniyetlerin arzusunu gerçekleştirmek anlamına gelmektedir.”